Güneş Ve Ay Kültü

Güneş kültünün önceleri dünyanın tamamına yayılmış bir inanç olduğu düşünülmektedir. 1935 senesinde Atatürk tarafından Meksika’ya, Meksika yerlileri ve dini inanışlarını gözlemlemeye gönderilen Tahsin Mayatepek’in raporundan yola çıkarak Güneş Kültü ile diğer eski dünya kıtalarındaki inanışların benzerliklerini inceleyeceğiz.

GÜNEŞ KÜLTÜ

1-) Külah: Güneş ayininde güneş timsallerinin tahtadan yapılmış kesik koni şeklinde dayanaklar üzerine bindirildiği görülmüş. Aynı benzerlik orta asya’daki ayinlerde de kalın keçeden yapılmış dayanaklar üzerine bindirildiği görülmekte. Mevlevilerin külahı da aynı kökenden geldiği düşünülmektedir.

2-) Kendilerinden geçerek dönme: Güneş ayininde de ibadet edenlerin, aynı Mevlevi semazenleri gibi kendi etraflarında birbirlerine değmemeye çalışarak ve çalgılar eşliğinde kollarını yukarıya uzatıp kendi etraflarında döndükleri görülmüştür.

3-) Şems: Mevlana’nın en yakın dostunun şems olması ve şems’in anlamının Güneş olması.

4-) Sarık: Ayine eşlik eden azteklerden bir grubun başlarında biri güneşi biri ayı temsil edecek şekilde ikişer tane beyaz burma sarık taktığı görülmüş. İnce gaytanlarının ise bunların saçtığı ışınları temsil ettiği öğrenilmiş. Diğer inanışlarda anlamı olmamasına rağmen, sarık, güneş kültünde çok büyük bir anlam ifade etmektedir. Hatta bazı arap dervişlerinin ay ve güneşi temsil eden ince siyah gaytanlardan yapılmış burma sarıklar taşıdığı da görülmüş.

5-) Teotihuakan ve Kabe: Teotihuakan yani güneş ve ay piramitlerinin olduğu kutsal bölge aztekler tarafından, Kabe’nin Müslümanlar tarafından kabul edildiği gibi kutsal kabul edilmektedir. Kelime kökeni olarak ise “tanrının bulunduğu mekan” anlamına gelmektedir.

Kabe ve Teotihuakan’a atfedilen önem, ziyaret tarzları, yapılarının benzerliği dikkat çekmektedir. Cahiliyye döneminde Kabe’nin içinde bulunan başput Hubel’in (Kenan tanrısı Ba’al) de güneş tanrısı olmasıyla ve dönemin gök cisimlerine tapan Sabii’leri tarafından da Kabe’nin kutsal sayılması; Kabe’nin de vaktiyle güneş kültü için inşa edildiği kanısını güçlendirmektedir.

6-) Secde: İslam’a göre Allah zaman, mekan ve maddeden münezzeh olduğu için Allah’ın ayaklarına kapanmak gibi bir durum, secdenin açıklaması için yetersiz kalmaktadır. Ancak güneş kültünde, güneş’in ilk ışınları gözüktüğünde cemaat yere çöküp bu ışınları öper ve inkalar ellerindeki altın kabı yukarıya kaldırarak babaları saydıkları güneş’e içki ikram ederdi.

7-) Namaz vakitlerinin Güneş’e göre düzenlenmesi: İsra suresi 78. Ayet: gündüzün güneşin gün ortasını aşmasından gecenin karanlığına kadar namazını kıl; bir de sabaha namazını; çünkü tan vakti okunuşu, hazır bulunmaya değer oldu.

Tan vaktinde hazır bulunulmasının özellikle neden istenmiş olacağını düşünürsek, güneş kültünde, güneşin ilk ışınlarını öpmek için sabah erken vakitte hazır bulunulması olduğu düşünülebilir.

AY KÜLTÜ

Ay kültü en ilk kaldelilerde gözüken bir dinsel inançtır.

Yıldızlara, Güneş’e ve Ay’a tapınmak ilk çağ toplumları arasında çok yaygın inanışlardı.

Ay kültü’ne merkez olan bir yer vardı:Harran. Burada Asurluların “Sin” (sümer mitolojisinden Nanna) dedikleri ay tanrısı bulunurdu ve en başta tapınılan tanrıydı. Tevrat’a göre Hz.İbrahim, bir süre yerleştiği şehir olarak bilinen Harran’a, kaldelilerin ünlü Ur şehrinden gelmiştir.(Ur kelimesi Sümerlilerde şehir devleti anlamına gelmektedir, sümer alıntısı var ise özel bir anlam ifade etmiyor olabilir). O zamanlar Hanif denilen dinin mensuplarını, Kur’an tarafından kitap ehli olarak kabul edilen Sabiilerin oluşturduğu düşünülmektedir. Sabii kelimesi ise “yıldızlara tapar” anlamına gelmektedir.

Yorum bırakın