Para İnsanı Mutsuz Eder Mi?

Bir sabah daha kalktığımızda cebimizdeki paranın 10’da 1’inin eridiği bir güne uyanmak artık neredeyse hepimiz için ne yazık ki alışılageldik bir durum oldu. Size herkes gibi bunun maddi yönünden bahsedip, herkesin söylediklerini tekrarlamayacağım. Benim dikkatleri çekmek istediğim nokta bundan farklı.

Biz ne kadar bu zamana kadar sosyal açıdan orta doğudaki en gelişmiş ülke olmuş olsak da en nihayetinde bir Orta Doğu ülkesi olduğumuzu unutmamak lazım. İnsanımız da haliyle Orta Doğu kültürüne sahip. Fakirliğin ve kontrollü olarak fakirleştirmenin hükmettiği coğrafyalarda olduğu gibi de insanların ruh halleri ellerine geçen paranın miktarı ile değişmekte.

Bu aslında çok parametreli bir olay. Orta Doğu milletleri olarak parayı ve gösterişi çok sevdiğimiz için ruhumuzu dinlendirecek aktiviteleri, eğlence anlayışımızı, toplum içindeki itibarımızı hep paraya göre endekslemiş toplumlarız. Görüldüğü üzere herkes birbirinin ne aldığını, ne giydiğini, hangi marka giydiğini, nereye gittiğini, ne kadar kazandığını, hangi arabaya binip hangi evde oturduğunu ve bunun gibi pek çok örneğin verilebileceği maddi yaşantısını takip ediyor, buna belki birbiriyle yarışıyor belki birbirinin dedikodusunu yapıyor. Hatta ve hatta çocuklarına çok para kazanabileceği bir işte çalışabilmesi için küçüklükten beridir baskılar kuruluyor, belki hayatları zindana çevriliyor, belki hiç istemedikleri bir işi sırf parasından ötürü senelerce yapması için baskılar kuruluyor. Ben bunun, insanların kendi sosyokültürel düzey düşüklüğünü bastırabilmek için harcadıkları paraya göre kendilerini toplum içinde sınıf atlatma(sınıf kavramının bu zamana kadar kalmaması gerekirdi bile) çabalarının meydana getirdiği bir durum olduğunu düşünüyorum.

Bu sadece bizim gibi toplumlarda değil, gelişmiş toplumlarda yaşayan sosyokültürel düzeyi düşük insanların da benimsediği bir düşünce yapısı. Özellikle Kapitalizmin getirdiği rekabetçi piyasanın sonucu olarak insanlarda tüketim çılgınlığı teşvik ediliyor ve bunun kendilerini toplumda farklı göstereceği, diğer insanlardan üstün göstereceği insanlara dayatılıyor. Buna örnek olarak çok popüler markaların aşırı uç fiyatlarda satılan ürünlerinin, sadece o markanın marka değerine endeksli olarak satılıp, insanlarda o ürüne sahip olmanın getirdiği üstünlük duygusunun tetiklenmesi yoluyla satılmasını gösterebiliriz. Bu tabii ki bizim ülkemiz için hayal 🙂

Bizim gibi ülkelerde ise insanlar paraya bağımlı yaşadıkları için, kendilerini iyi hissettirecek şeyleri yapmaya yetecek kadar paraları olmadığı zaman bu ruh hallerine de yansıyor ve kendilerini yetersiz hissettiklerinden ötürü mutsuz oluyorlar ve bunu çevreye de yansıtıyorlar. Ve bunun kontrollü olarak fakirleştirme ile yönetilen bir toplumda olduğunu düşünürsek (kesinlikle bizimki değil) insanlara verilen ufak bir miktar para ile birlikte düşüncelerini bile satın almak mümkün olabilir tabii ki ama bu işin başka bir boyutu. 🙂

Buna çözüm olarak insanlarda belli bir yaştan sonra o bilinci oturtmak belki zor olabilir, ancak gelecek nesiller için okullardaki eğitimi sınav ve üniversite kazanma odaklı olmaktan çıkartıp, gerçekten insanları hayata hazırlayan, sosyalleşmesine ve kültürel açıdan gelişmesine olanak veren bir eğitime çevirebiliriz. Bunun etkisi hemen görülmese de bir kuşak sonra ortaya çıkmaya başlayıp iki üç kuşak sonra tam anlamıyla gelişmiş milletler seviyesine çıkabileceğimizi düşünüyorum.

Ve son olarak para gerçekten insanı mutlu eder mi? Tabii edebilir. Ancak gidebilecek bir şeyin getirdiği mutluluk, gerçekten mutluluk sayılır mı. O zaman gidince de para insanları mutsuz etmiş sayılmaz mı ?